Hayatı dolu dolu yaşamak güzel fikir de tıpası açık kalmış gibi dibimin; çabalasam da dolamıyorum. Hele ki son zamanlarda hep bitiğim ya da yarım. Kendime kuşbakışı baktığımda iki ana başlıkta her şey yolunda. Geriye kalanı ya kötü ya da bulanık. Önümü göremiyorum. Neye ya da nereye varacağımı bilemiyorum. Hani yolunda giden şu iki şey var ya, işte ben onlardan birinin bile bozulmasına nasıl tahammül ederim? Düşünemiyorum.

Melankoli değil bu. Hayır. Melankoli olsa buraya yazmam, kendi kendime yaşarım. Öylesini seviyorum. Hareket eden her şeyi kendince analiz eden benden, kişisel bir durum değerlendirmesi bu sadece. Ne olduğunu ve neye ihtiyaç duyduğunu bilmeli ki insan huzura erebilsin demiş biri. Aslında o biri de benim ama böyle söyleyince daha anlamlı geliyor kulağıma. Nedense hep bir başkasının söylediği daha anlamlı gelir ya kulağa...
Oysa ki değil. Bu toplum bizi çok yanlış yetiştirdi. Asıl anlamlı olan senin düşündüğün, hissettiğin...
Ben şu an ne olduğumu biliyorum. Neye ihtiyaç duyduğumu da. Bu ihtiyaçlarımı oldurana kadar, ihtiyaç duymadıklarımdan kurtulmaya başladım nöronlarıma binen yük hafiflesin diye. Farkına vardığımda inanamadım ama ne de iyi geliyormuş zoraki ilişkilerden kendimi soyutlamak; yapmak istemediğim şeylere "hayır" demek, yapmamak.

Özetle, sevgili takvimimin bana az ve öz insanla mutlu olunacağını gösterdiği yaşlardayım. Doğru söylüyor. Biliyorum. Çok doğru söylüyor.
Aynı takvim bana falcının öleceksin dediği yaşı da gösteriyor. Bu iddianın miadı  23 Nisan 2013.
Bakalım falcı da doğru söylüyor mu?
Birlikte yaşayıp göreceğiz.
O zamana kadar: Tik tak. Tik tak. Ti...