Çocuk İstismarı 
 Yetişkin insanların bile kendilerini korumakta başarılı olamadığı dünyamızda, ülke hukukumuza göre 18 yaşına dek her birey çocuk kabul ediliyor. Çocukların saptanmış ezbere bir kıstas olan reşitlik evresine kadar yetişkin olmadıkları yönündeki negatif genellemeye karşın, özellikle de içinde bulunduğumuz topraklarda, bir anda "yetişkin"e dönüştü(rüldü)ğüne şahit oluyoruz.

Küçük bireylerin maruz kaldığı fiziksel, duygusal, cinsel, sağlıksal, eğitimsel vb. ihmallerin yanı sıra; bir de çocuk istismarı denen ve evrensel çapta sık örneklerine rastlanan bir gerçek vardır ki, bu istismarlardan haberdar olan insanda insanca söz söyleyebilme yetisi kalmaz.

Çocuk istismarı denen hadiseyi kendi içerisinde ayırmak gerekirse fiziksel, duygusal ve cinsel istismar başlıkları altında irdeleyebiliriz. Bu yazımda asıl değinmek istediğim nokta istismar farkındalığı olduğu için her birinden kısa kısa ve yüzeysel bahsedecek, daha sonraki zamanlarda da ana başlıklar altında ele alacağım. Özellikle de çocuğun "cinsel" istismarı ve ensest vakalarını...

Fiziksel istismar vakasını duyduğumuzda aklımıza gelmelidir ki: bir yerlerde bir çocuk, kendi ebeveynleri ya da bakımından sorumlu kişilerce bedensel sağlığına zarar verilecek şekilde sert ve sapkın davranışlara maruz kalıyor. Küçücük ve savunmasız bir beden belki sarsılıyor, belki itiliyor, belki dövülüyor belki de üzerinde sigara söndürülüyor.
Fazla mı acımasız geldi?
fiziksel ve duygusal istismar
Yorgun bir günün ardından duş alıp kendinize gelmek isterken, aniden ısınan suyun gazabına uğradığınız anlarda bu yazımı ve sorumsuz insanlar tarafından kaynamış suyla yıkanan çocukları anımsayın. Anımsayın ve unutmayın ki, devletin çocukları koruma-kontrol-yaptırım üçgeninin gelişmesi için çaba harcama gereği duyun. Tepkiniz çocuklar adına güzel bir hediye olacakken; duş ve sıcak su çağrışımı da benden size nahoş bir hediye olsun.

Duygusal istismarın lafı geçtiği yerde de bilin ki, her şey bir çocuğun doğumuna sebebiyet vermekle, karnını doyurmak ya da oyuncaklarını dizmekle bitmiyor. Çocuğun gereksinim duyduğu sevgi ve alaka başta anne ve babası/ birincil derece sorumlu kişiler;  sonrasında da çevresindekilerce karşılanması en az çocuğun nefes alma zorunluluğu kadar mühimdir. Eğer bir çocuk kendi hisleri ya da çevresinden gözlemledikleri sonucunda sevilmediğine, istenmediğine, önemsenmediğine vb. kanaat getirirse, bu çocuk ruhen kendini hep eksik ve güvensiz hissedecektir. Bu hislerin sonucunda da karakter gelişiminin pozitifliği, insan ilişkileri ve geleceği  risk altında olacaktır. Bir de duygusal gelişimleri adına, özellikle de nedenini algılayamayacak yaştaki çocuklara bağırmak, usulsüz cezalar vermek, karanlık odalara kapatmak hiç ama hiç yapıcı değildir. 


çocuğun cinsel istismarı
Cinsel istismar... Bırakın şahit olmasını, duyması bile mide bulandırıcı. Hatta yazması, bahsetmesi bile. Cinsel istismarda kurban olan çocuk kendi aile bireyi (ensest), eğitmeni, tanıdık ya da tanınmadık bir yetişkin tarafından taciz edilir. Bu tacizin boyutu ufak dokunuşlardan, tecavüze kadar büyüyebilir. Bilinenin ya da sanılanın aksine çocuklara pedofilik ya da ensest eğilim gösteren sapkınların oldukça büyük bir bölümü akli açıdan sağlıklıdır. Zihnen rahatsız olan küçük bir kesimin haricinde, her biri  bilerek ve isteyerek küçük bir çocuğun ya da ergenin üzerinden cinsel arzu ve eksikliğini hissettiği ego-otorite ihtiyacını karşılamak için  ikna, kandırma, zorlama ya da tehdit yolunu seçerek tacizde bulunur. Kısaca, çocuk pornolarının arz-talep eğrisinden de anlaşılacağı gibi, milyonlarca çocuk fantezisi kuran ve bu fantezilerini gerçekleştirecek adımlar atan insan vardır. 
Cinsel istismara maruz kalan bir çocuk/ ergen, olayın sonrasında onu huzura erdirecek tedavi ve desteği görmüş olsa bile, bilinci, insan ilişkileri (özellikle özel ilişkilerinde) ve hayata bakış açısı hiçbir zaman bu talihsiz olayı yaşamamış diğer çocuklar gibi gelişmeyecektir. Kurban, yaşı ya da ruhsal yapısına, yaşadığı travmaya bağlı olarak zihninden başına gelenleri silmiş olsa bile, alt bilinci hayatının geri kalanında ona yaşadıklarını sinsice anımsatacaktır. Ki bu en iyi senaryo... Bir de başına gelenleri utanç ya da korkuyla hayatı boyunca kimseyle paylaşmadan büyüyen, yaşayan ve ölen çocuklar var.


 Çocuk gelişiminin olumsuz etkilendiği durumların sadece küçücük, minicik bir yansımasıydı bu yazı. Yazarken içimden geçen ise kendi bağımızın olduğu ya da olmadığı bütün çocukların geleceğine bir şekilde duyarlı davranarak özen göstermek. 
Unutulmamalı ki şu dünya üzerinde anne ve babası dahil, hiç kimse bir çocuğunun sahibi değildir.  Çocuk dediğimiz de bir bireydir, mal  olarak görülemez.
Her zaman için devletin kendi vatandaşlarını "herkesten" koruması gerekir. Bilhassa kimsesiz çocukları... 

Çocukların ihmali ve istismarı konusunda yaptırımlar ve vakanın takibi ciddiye alınmalı, yasalar yeniden düzenlenmeli ve ağırlaştırılmalı. 
Yıl olmuş bilmem kaç ve hâlâ bir gün içerisinde hastanelere yüzlerce dayak ya da taciz sonucu yaralı çocuk yatırılıyor. Hâlâ markette yürürken ağladığı için çocuğunu saçından sürükleyen annelere rastlıyoruz. Hâlâ  gazeteyi açtığımızda 3 yaşındaki erkek çocuğunun tecavüze uğradığı haberini okuyoruz.  Hâlâ... 

Haberdar olduklarımızdan çok bilmediklerimiz var.
Bir de bu güne dek şahit olunulan ve günümüzde "modası geçtiği" için unutulanlar... (bir örneği için tık tık)

İşte böylesine üzücü, böylesine acı gerçekler bunlar.
İnsanı insanlığından utandıran ve güvensizliğe sürükleyen olaylar... 
Sahi, artık kim bana gözünden sakındığı çocuğunun başına böyle bir şey gelmeyeceğinin garantisini verebilir ki?
Siz de aynı fikirdeyseniz, çocuk istismarına karşı farkındalığın yaygınlaştırılması için elinizden geleni yapın.
İnanın bana. 2 kelime bile bir başlangıçtır!