Kırmızı Karavan
 Hayallerimiz olmadan yaşayabilir miyiz?

Daha minicik ellerimizle okul çantamızı kaldırmaya çalıştığımız zamanlarda başlarız hayal kurmaya.
 Bir kız çocuğu, şehre gelen sirkin büyüsüne kapılıp akrobat olmak isterken, onunla aynı paraleldeki bir başka küçük kız, gözlerini kapatıp okula gidebileceği günleri düşler.

Düşler, düşler, düşler.

 Dil, din, yaş, ırk, cinsiyet...
Hiçbir yafta önem teşkil etmez hayallerde. 
İhtiyaçtan ya da büyüsünden dolayı yaratılır onlar insanların kendine özel dünyalarında. 
Düşüncesi bile yeterlidir sahibini mutlu etmeye. 
Üstüne bir de gerçekleşse...


Kırmızı karavan...
Kırmızı bir kamyon hayalinin zamanla mutasyona uğrayarak vardığı nokta.
Sahibesini özgür, huzurlu ve mutlu kılan küçük bir hayal. 
Tüm dünyayı dolaşabileceği, içinde büyüttüğü insan sevgisine sevgi ekleyebileceği mütevazi bir dilek.
Katlar, yatlar değil küçük kırmızı bir karavan Dayatılan'ın gönlündeki.

Onun özlediği, 
küçüklüğünden beri hayalini kurduğu dünyaya açılan bir kapı aslında karavanının kapısı.
Aldığı yollar da aslında telafisidir, onun yıllardır yaşamak isteyip de yaşayamadığı hayatının.

Hayali bile güzel kırmızı karavanın
Hayali bile güzel, ona kırmızı bir karavan vererek yüzünde oluşturacağım tebessümün.
...

Onun "Bazen, hayaller kurdum çocukken..." yazısını okuduğum an, 
 tüm kalbimle keşke ona bu hayalini yaşatabilsem dedim. 
Dedim ve dememle birlikte, 
kırmızı karavan hayali bana da bir hayal kazandırdı.
Dayatılan'ı mutlu etme hayali.
...
Şimdi ona bu "Kırmızı Karavan"ı hediye etmek istedim. 
Minik cüsseli ve elindeki tek gücü kelimeleri olan bir kızın yapabileceği kadarıyla,
çok sevdiğim blogumdan çok sevdiğim bir blogger arkadaşıma yazdığım bu satırlarla..
Elle tutulur bir karavan ortada yok 
ama 
yazdığım birkaç satır ve birkaç kare fotoğrafla belki mutlu olur o da

Dayatılanla Yaşayan'ın Kırmızı Karavanı
Gittiğin yerlerden bize kart atmayı unutma (gülücük)