Hepsi onun kadar şanslı değil
Geçen gün öyle bir şeyle karşılaştım ki, içim yandı; canım çok acıdı...
  Neden mi?
 Sahil kenarında yürürken önümde bir adamla kadın yol alıyordu. Adamın elinde parlak ve simsiyah tüyleriyle kocaman bir köpek. Öyle büyüktü ki, köpekle aynı pozisyonu alsam ebatlarımız eşitlenirdi. Yanındaki kadın da tasmayla dünya tatlısı, diğerine nazaran daha küçük bir köpek gezdiriyordu. Zavallının arka bacakları tutmadığı için ona tekerlekli bir düzenek kurmuşlar ve o şekilde diğerleri gibi hayatını, zor ya da eksik de olsa, idame ettirebilmesini sağlamışlardı. Engelli insanlar ve onların nahoş koşullarına olan özel ilgim nasılsa, aynı şekilde yol boyunca o köpek için de kara kara düşündüm. Bir kaza geçirdiği çok açıktı ve bu kaza sonucu doğasının getirdiği hiçbir hissiyatını dilediği gibi yaşayamıyordu. Koşamıyor, oyun oynayamıyor... Köpek bu, insana muhtaç. Anlatmak istedikleri varsa bile anlatamıyor, sadece çırpınıyor.
...

 Onlar önümde, ben arkada yol boyu devam ettik. Etrafta onlarca köpek deli gibi koşturup, güneşli havanın keyfini çıkarıyorlardı. Toplar, frizbiler... 
Adeta oyun bahçesine getirilmiş çocuklar gibi birbirleriyle kaynaşıp, keyifli bir şekilde oyun oynuyorlardı. Ben de çevredeki herkes gibi yüzümde bir tebessümle onları izliyordum. 
Biraz daha ilerleyince çimlerin orada toplanmış insanları ve köpekleri gördük. Tasmalı ve sahipli olanlar olduğu gibi; kimsesiz, kulakları küpeli köpeklerle insanlar kalabalık oluşturmuştu. Herhalde her biri tanışıyor ve hafta sonları burada buluşup köpeklerini eğlendiriyorlar diye düşündüm. O sırada yol boyu önümde yürüyen adam ve kadın, köpeklerini alarak onların yanlarına gittiler. Biz de biraz soluk almak için oturmuştuk ki dayanamadım ve her birini teker teker sevebilmek için yanlarına koşturdum.
 Öyle hoşuma gitti ki onların küçük oyunları, kovalamaları... Hele bir de sokak köpekleri ile sahipli köpeklerin kaynaşması inanılmaz keyifli geldi gözüme; zira köpeklerini salon vitrinindeki porselen bebek gibi taşıyanlara gerçekten irite oluyorum. Ne güzel işte kirlensinler, coşsunlar, hayvan olduklarını hatırlasınlar...
...
Bu keyifli anlarımın arasında dayanamayıp sakat olan köpeğin yanına gittim. Nasıl sevimli anlatamam. Tatlı tatlı bakıyor ama sevmeye kalkınca korkuyor. Resmen onu sarıp sarmalamak için tutuşurken acaba canımı acıyor diye tasmasından tutan kadına döndüm ve nesi var, niye böyle oldu diye sordum. 
Sordum ama keşke hiç sormasaydım.
Keşke o cevabı duyacağıma, kayalıkların üzerinde yürürken ayağımı burkup-kafamı çarpıp sağır kalsaydım!
...
Abartıyor muyum sizce?
O zaman aldığım cevabı okuyun ve tekrar düşünün:
Zavallı hayvan*, 
insan diye nitelendirdiğimiz, kendini üstün zanneden aşağılık mahluklarca tecavüze uğramış. 
Öyle pislik ve sadistler ki, bu mide bulandırıcı zevkleri uğruna hayvanın bir de belini kırmışlar!
...
Senin de benim kadar için acımadı mı?
Sen de keşke karşıma çıksalar da, ölmek için yalvaracak kadar acı çektireyim onlara diye düşünmedin mi?
Sen de benim kadar tiksinmedin mi insanlardan, "bir kez daha" 
Aklına, diline binlerce küfür gelmedi mi? Sen de, aralarından onları tarif edecek kadar seviyesiz ve tatmin edici olanını bulamadın mı?
...
O cevabı aldığım sırada beynimde çınlamalar duydum, nefesim kesildi. 
Ama gerçek.
Ne ilk ne de son.
İnsanoğlu lanet!


*Tecavüze uğrayan köpek, bir mahallenin sokak köpeği. Sabah mahalle sakinleri tarafından bulunuyor ve veterinere götürülüyor. Ne olduğu anlaşılınca polise bile gidiyorlar ama nafile, elden ne gelir ki? İçlerinden biri dükkan ya da çevredeki kameraları izleyemez miyiz diye soruyor fakat aldıkları cevap olumsuz. Ne de olsa polisimiz meşgul, bunlarla kaybedecek zamanı mı var..?
Köpeğe şu an sahip çıkan kadın, veterinere kendi köpeğini götürdüğü sırada bu olaya şahit oluyor ve hayvanı evlat ediniyor!

#Bir araya gelmiş bütün o sokak ya da ev köpeği sahipleri yanlarına gittiğim sırada bir başka rezaleti daha konuşup çözüm arıyorlardı: Belediyeler her bölgenin sokak köpeklerine ayrı ayrı mühürlü küpeler takıyorlar. Olur da Kadıköy'ün köpeği Üsküdar'da görünürse hemen bir ekip geliyor ve o köpeği alıp, ait olduğu yere götürüyor! Buradaki ait olduğu yerin Kadıköy olduğuna inanacak, güvenecek kadar iyimser ya da safsan kusura bakma ama benden daha da sarışınsın demektir.

#Kadının bana son söylediği şey: "sen buna bakıp üzülme, her şeye rağmen bu çok şanslı-yanında ben varım. Her gece onlarca hayvan telef oluyor"

-Son olarak başlık neden mi "Uzaylılarla İşbirliği" ? Çünkü kurulan felaket senaryolarından biri olan uzaylı istilası ve insanlığın yok oluşu muhtemel olsaydı ve bunun için ilanla "insanlığı satacak "insan" aranıyor" deselerdi bu ilana ilk ben başvururdum. 
Açıklamam saçma mı geldi? 
Kendi mi tutamayıp da başlığa en aşağılık sözleri yazsam daha mı şık duracaktı?