Şşşh!
küçük harflerle...

gece yarısından sabahın körüne bağlanırken alır beni bazen yersiz düşünceler. tavana bakarım bazı bazı, kucağımda defterim düşündüklerimi beğenirsem not alırım. bazen de aklıma içi dolu kirli sepeti takılır. o saatte gidip çamaşır makinesini çalıştıramamak, bana kendi hayatımı kim için yaşadığımı sorgulatır...

sahi, kim gerçekten kendisi için yaşayabiliyor?

bazen de bir kitaba dalarım, gözlerimin acısı harfleri seçmemi engeller. bilir misin sen göz yaşı yoksunluğu nasıl bir şeydir? o kuruluk hissi, sızısı, cehennem azabını burnunun dibine getirir. işte, o an bir inatlaşma başlar benim için:
ya gözlerimden cayacağım ya da okunmayı bekleyen sayfalardan.

sonra ilk aşkım yetişir imdadıma: müzik.

onun sesi, onun dokunuşu ayrı bir huzur verir bana. uykunun kapatamadığı gözlerim onun için kapanır. kitabımdaki düşler de, çalıştıramadığım çamaşır makinesi de o müzikle dans eder.
uzandığım yatağımda başım, elim, ayağım ritim tutar. ister keyifli olayım ister tatsız, beni bir tek şarkılar uykuya uğurlar...

şimdi beni dinle... 
gecenin karanlığını sadece yıldızların aydınlattığı bir gökyüzünün altında olduğunu düşle.
bir kumsalda uzanıyorsun ve ayaklarına serin sular çarpıyor.
son kez gökyüzüne bakıp yıldızların görüntüsünü hafızana kaydet ve gözlerini sımsıkı kapa. 
ve benimle bu şarkıyı dinle...

not: 03:14 itibari ile kendinden sakladığın ne varsa düşünmekten korkma ve kalan saniyelerde müzikle beraber hisset..