Kürtaj yasağı meselesi... Uzun zamandır yazmak istediğim ancak uygun zamanı bulamadığım bir konu. Aslında kürtaj hakkında yazmak gündemimiz bu yasak olmadan önce de aklımdaydı. Çocuk doğurmak, bu eylemin getirileri ve potansiyel götürüleri; anne-baba olma aşkının bencil tarafını ve benzeri düşüncelerimi daha önce "Gelecekteki Doğmayacak Bebeğime Mektup" adını yazımda paylaşmıştım. Burada da sadece kürtaj neden yapılır-yapılmadığı takdirde ne olur temasından şaşmayacağım. Yani ahlak, ilişki ayrıntıları, nüfus vb. etmenler saf dışı.
Bu günlerde kürtaj yasağı diye bir gündem attılar önümüze. Her şeyden önce, bu konunun hayatımda duyduğum en ilkel, sığ, cahil ve zavallı düşüncelerden biri olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Yasak fikrinden daha da kötüsü, bu karar oluşumunu destekleyici "vatandaş" kitlesidir. Bu yazım içeriği tamamen komşuma, arkadaşıma, otobüsteki teyzelere, markette alışveriş yapanlara, kısacası halka yönelik göndermelerle dolu olan bir paylaşım. Zira oturup da burada yasak düşüncesinin sahiplerine ekstra bir söylemde bulunmayacağım. Her zamanki gibi harikulade bir adım attılar "Durmak yok, yola devam" stratejilerinde. Yakın vakitte sinirden zona* dolacak ellerimle, içim buruk bir şekilde alkışlıyorum kendilerini (!)
Neden kürtaj ?
Evli ya da evlilik dışı; anne-baba olmaya hazır olunmama durumu:
Evli çiftlerde,
- Maddi ve manevi açıdan bir çocuğun dünyaya gelmesinin sorumluluğunu taşımaya dair duyulan cesaret problemi en büyük nedenlerden biridir. Anne-baba adayının kendine ait bir evinin olmaması; zar zor geçinmeleri; genç yaşta olmaları ya da korkmaları gibi nedenlerden doğar.
- Çiftler arasındaki geçimsizlik; olgunluk farkı ve taraflardan birinin çocuğu istememe durumu. (Kişisel fikrim, anne ya da baba adayından biri bu çocuğun dünyaya gelmesini istemiyorsa, kesinlikle o çocuğun geleceği riske atılmamalıdır. Hazırlıksız ve istem dışı doğan bir bebeğin günahına girmemek, inatlaşma-ego ya da çocuğa olan özlem duygusundan çok daha mühimdir. Hele ki çocuk sahibi olmayı istemeyen anne adayı ise, bu durum çok daha acımasız bir hal alır.)
- Küçük yaşta anne-baba olmanın zorluğu. (Evli ya da evlilik dışı, olayın temeli baştan yanlış ama bu ayrı bir mevzu)
Evlilik dışı, nam-ı diğer zina;
- Tek gecelik bir ilişki ya da ilişki içerisindeki yaşanan beraberliğin sonucunda hamile kalma durumunda, istem dışı bir bebeğin dünyaya getirilmesi bencilce ve yine o çocuğun geleceğini potansiyel risk altına alan bir durumdur. İşin ahlaki ve etiksel boyutunu dileyen istediği gibi tartışsın. Ancak kimse karşıma çıkıp da, madem zina yapıldı, o zaman evlenecek ve doğuracaklar diyemez. Hele ki " Kürtaj yasağı gayrimeşru ilişkileri azaltacak" hiç diyemez. Burada "toplumsal ahlakımızı kurtaracağız" savaşı altında, minik bedenler kurban edilemez. Resmen belirli bir gün seçip, bayram adı altında, namus şerefine, bebeklerin kellerini kessek daha az acınası bir durumda oluruz. Bu haldeki dünyaya "zorla" bir can daha getiriliyor ama insanlar sanki gardroplarına bir takım elbise daha ekliyor gibi görüyorlar bu durumu.
- Evlilik dışı dünyaya getireceği bebeğinden ötürü öldürülecek binlerce kadın, bebek... Hatta buna sebep veren adam, belki de çevresindeki onlarca kişi... Aile arası davalar...
Sağlıksal açıdan taşınılan risklerin mevcudiyeti:
- Riskli hamilelik dönemi; doğum sırasında annenin hayatının potansiyel bir tehlike taşıyacak oluşu; bedensel sağlık ya da ruh sağlığı sorunları, fetüs bozukluğu vb. durumlar.
- Anne ya da babanın genetik rahatsızlıkları, çocuğun doğum sonrası maruz kalacağı potansiyel sakatlık ve rahatsızlıkların yüzdesi. (Özellikle psikolojik geçmiş taraması yapılması da oldukça mühim, şizofreni, epilepsi, MS vb.)
- Akraba evliliği, ensest durumlar... Bunu açıklamak bile istemiyorum, olay baştan yanlışlığını ele veriyor. Bir de bunu sağlıksız bir çocukla sürdürmenin akılane bir yanı yok.
ve
Tecavüz & Kürtaj...
Benim için üzerine yazması ve tartışması en güç olan başlık bu. Tecavüz ve kürtaj dilemması altında bir şeyler açıklamak zorunda kalıyor oluşumdan bile utanıyorum. Oturup da bir insan evladına, bir kadının neden tecavüzden dolayı meydana gelen çocuğu(nu!) istemeyeceğini; neden haklı olduğunu anlatmak zorunda olduğum bir topluma lanet ediyorum. Bunu algılayamayacak beyinlere, belki anlarlar umuduyla birkaç laf etsem de, şimdi, burada kendimi paralamak istemiyorum.
Tek söyleyeceğim şey, bir kadının başına böyle bir şey geldiğinde ne olacak sorusunu soranlara cevaben: "Gerekirse böyle bir bebeğe devlet bakar" diyen Sağlık Bakanı ve Çocuk Hastalıkları Uzmanı Recep Akdağ'ın daha fazla şaşıramam diyen beni bile hayrete düşürdüğü gerçeği.
Böylesine çirkin ve ömür boyu cefasını çektirecek olan bir travmanın, bir de masum da olsa bebeğini 9 ay taşımak ve o bebeğin ileri hayatında bu gerçekle beraber sağlıklı bir şekilde yaşamasını sağlamak... Çok ama çok güç! Belki de gelmiş geçmiş en büyük bencilliklerden biri!
Ne diyeyim? Dilerim bu sözlerinden ötürü pişmandır, dilerim yanlış anlaşılmış ya da karalanmıştır devlet bakanımız(!)
Kürtaj...
Ne kadar da korkunç geliyor kulağa. Küçücük, masum bir bebeğin yaşama hakkını elinden alıyorsun. Kimi inanca göre günaha giriyor, Allah'ın verdiği cana kıyarak yaradanına rest çekiyorsun.
Doğurmak...
Yazık ki çoğu zaman bana en büyük cinayetleri, bencillikleri anımsatıyor. Bakamıyor, koruyamıyor, sağlığını-eğitimini-yaşamını kollayamıyorsun. Yeterli sevgiyi gösteremiyor, onu belki bir cani belki de bir kurbana çeviriyorsun.
Gördün mü?
Her şey ne kadar da göreceli.
Her şey ne kadar da göreceli.
Peki.
Fakat tecavüz konusunda kimse bana göreceden bahsetmemeli.
herşeyi çözdük kürtaj kalmıştı zaten sonunda onada el attılar..
YanıtlaSilSherlock,
Silaylardır seninle iletişim halindeyiz yorumlar vs. ilk defa ciddi bir yorum bıraktığını gördüm. genelde en kötü olayı bile ti'ye almaya çalışırsın ama bu kez sadece kendin olup-yorum bıramışsın. bu bile bu olayın ne denli çirkin olduğunun kanıtı!
zinanın serbest olduğu bir ülkede kürtajın yasak olması başlı başlına ironinin kendisidir.Kürtaj sadece evlilik dışı ya da cinsel saldırı(tecavüz) gibi durumlar harici düşünülmeyen bir şeydir.Siyasilerin gündem yaratma çabasının kadın bedenine kadar düşmesi de olayın ayrı bir olaydır.Yani haberin kendisi o kadar ironik ki daha komik ne yazabilirim emin olamıyorum..
Silişte olayın özeti bu! harikasın!
SilHakikatenbu konuda konuşmak rezillik! Düştüğümüz duruma bakın, lanet olsun.
YanıtlaSilpia,
Silmide bulandırıcı değil mi?
Ben de tam olarak bundan bahsettim kendi yazımda, artık içim kaldırmıyor.
SilSon derece etraflıca yazılmış bir yazı. Evelemeden gevelemeden söylemek istediğini tam ve net olarak söylemişsin. Övgüye değer görüşlerin için teşekkür eder ve kutlarım seni.
YanıtlaSilKadına ait beden üzerinde sadece kadının söz hakkı olmalıdır. Modern bir devlette, kadın için kürtaj; kadının, doğacak çocuğun ve toplumun sağlığı için bir hak olarak yasalarla güvence altına alınması gerekirken, yasaklanmasına anlam verememekteyim. Erkek ağırlıklı parlamento üyelerinden çıkan böyle parlak fikirlere daha fazla şaşıramam demekle haksızlık etmişsin. Kadından sorumlu "kadın bakanımız" için daha fazla şaşırmalıyız. Şunu da eklemeden edemeyeceğim: Modern toplumlarda bu konunun bu yönüyle konuşulması bile abestir.
Dört haftalık bir sınır koymak, her hamileliğin doğumla sonuçlandırılması demektir.
Kadın isterse ıkınarak doğurur, isterse karnını kestirerek doğurur. Ikınarak doğum yapmasında sakınca yoksa, normal doğumun her zaman daha sağlıklı olduğu dünya tıp uzmanları tarafından da kabul edilmektedir. Yasaklama yerine, yoksa bir sakıncası normal doğumu özendirmek için çalışmalar yapılabilir. Bunun da bilinçli ve bu işin uzmanı kişilerce planlanması gerekmektedir.
Sevgili Hektor,
SilÖncelikle çok teşekkür ederim!
Kadın Bakanın varlığını bile yok sayıyorum ben artık. elimde değil, hemcinsim olarak göremiyorum kendisini...
Yorumun için de ayrıca teşekkür ederim. Sezeryana da değinmek aklımda, ona ayrıca bir yazı yazacağım.
sevgiler...
nini,
YanıtlaSilöncelikle yazın için tebrik ederim.Kadınların bu olaya tepkisinin kitlesel anlamda büyümesini dilerim.
Birde geçmiş zamana dönüp,annesi sayın başbakana hamileyken kürtaj yapılması fantastik olur...
Zaman! Eriyor...
Silteşekkür ederim ama aslında tebriklik bir şey yok, herkes bir şekilde sitem ediyor. icraat konusunda faydamız ne, o mühim...
Kadınlara fikrini soran yok! Biri ol diyor oluyor her şey! Bu mudur yani!
YanıtlaSilBolat,
Silonlara göre maalesef ki "bu!!!"
asıl gündem kktc'nin kkc olarak değiştirilmesi yani türk kelimesinin çıkarılmasıydı.weblog'da da yazmıştım zaten.birçok icraat için komplo teorisi denebilir ama sanıyorum "olasılıksız" adlı kitapta okuduğum bir cümle duruma çok uygun düşecek:
YanıtlaSil"günümüz dünyasında hayatta kalabilmek için komplo teorisi üretmek zorundayız."
off bazen düşünmeden yaşamak ne güzel olurdu diye düşünüyorum.cehalet=mutluluk :(
Ebru İ.S.
Silevet, okudum o yorumunu ve kesinlikle katılıyorum söylediklerine
Özellikle not kısmına sonuna kadar katılıyorum.Neleri ört bas ediyorlar acaba?
YanıtlaSilhuyumkurusun,
Silöyle açık ki her şey aslında... tek sıkıntı insanların gözlerindeki perdeler
adı kürtaj olan "suni" gündemin meali kadının kendi bedeni, bilinci, varoluşu üzerinde söz sahibi olmadığının, bildiğin kamu malı olarak üretim rolüyle toplumda "yer sahibi" olduğunun göstergesidir. acıdır ki çoğu kadın bu ataerkil islam yorumunu benimseyerek aksini dahi düşünememektedir. halbuki islam anne kürtaja bazı mezheplerde 40 gün, bazılarında 120güne kadar izin vermektedir.
YanıtlaSilettiği her cümlenin altından ekonomik çıkar dumanları yükselmektedir.
hali hazırda dünyaya gelmiş bulunan çocukların geleceği teminat altına alınmamışken, işsizlikle boğuşanlardan tutun da çocuklarına bakamadığı için intihar eden anneler ve töre cinayetleri, ve tecavüzler, ve çocuk gelinler ve daha daha dahası mevcutken, görevi gidişatı düzeltmek, refahı yükseltmek olan zat-ı muhterem buyurur: her şey benim meselemdir! bu ne cüret! diye karşılık verilmelidir.
şahsen benim umudum kalmadı. bu miletten "bu ne cüret!" çıkar mı bilmiyorum. umarım yanılıyorumdur.
bu arada yazı için teşekkürler!
Selin Eski,
Silçok samimi söylüyorum ki: asıl yorumun için ben teşekkür ederim. Çok yerinde, dozunda ve doğru. paylaşmak istedim, o derece.
Ve hoşgeldin...
hoşbulduk NiNicim :) aslında ben bloğunu takip ediyordum, sadece pek yorum yazmıyordum, dün de bir baktım fiilen takipte değilmişim, kızdım kendime :)
Silbu konuyla ilgili söyleyecek çok şeyim var, belki bir gün kendi bloğuma da yazarım bilmiyorum ama sanmıyorum, yazdıkça sinirleniyorum.
istediğin yerde, istediğin zaman paylaşabilirsin, benim için sorun olmamakla birlikte sevinirim de :)
sevgiler...
Gündemimize bunu yerleştirerek ve tahminen belirli aralıklarla bu gündemi hortlatarak neleri örtbas ediyorlar diye de düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Malum, ne zaman böyle bir suni gündem atılsa önümüze, fazlasıyla dolaplar dönüyor arkamızdan. Bu defa ki konuyu da ayrıca tebrik ediyorum. Hem insani, hem ahlaki, hem dini, hem kadınsal, hem haksal açıdan herkesi ayağa kaldıran bir gündem oldu bu. Yine kendilerini alkışlıyor(!) ve artık git gide acı çeken, kanayan ellerime bakakalıyorum.
YanıtlaSilnini'm işte bütün mesele burda...onlar bu gündemi ortaya atarken bu arada astım hastası bir genç polisin sıktığı biber gazı nedeniyle hayatını kaybetti...havayollarına grev yasağı getiren yasayı çıkarıp 345 kişiyi sms ve mail yoluyla işten çıkardılar,kendilerine %45 zaman yapıp memura %4 zam verdiler...eee adam napsın nini'm durmak yok yola devam dedikçe millet gazladıkça adam alın size diyip duruyor...
prensesim!
Silhiç sorma. ben de okuduğumda şaştım kaldım. bekliyordum da, bu kadar seri ve çeşit çeşit rezalet beklemiyordum...
Mesele kürtaj değil, mesele başka. Kürtaj işin bahanesi. Kadın sokağa çıkarsan aman ha...
YanıtlaSilEvren,
Silişte nokta atışı!