...
koca adam telefonda birine ağlıyor; öğrendiklerinden, çaresizliğinden dem vuruyordu. aldatılmak, hayal kırıklığı gururunu ve hayallerini öyle incitmişti ki kapı aralığından koridora, her şeyi unutmak için gece boyunca tükettiği alkolün kokusu sızıyordu. kadın ise gecikeceğini bilmesine rağmen gözünü kırpmadan adamı beklemiş ve odasının önüne geldiğinde olan biteni duymuştu...
kapıyı araladı ve yatağın üzerinde arkası dönük oturan adama doğru yürüdü. kalbinin istediği eliyle adamın başını okşamaktı fakat mantığı ona "yapma" dedi, "yapma ki bildiğini bilmesin"... iki adım geriye gitti ve ellerini belinin arkasında kovuşturarak sordu: "karnın aç mı?". adam ise arkasını dönmeden cevapladı: " yorgunum, uyuyacağım". kadın gülümseyen ve sıcak bir ses tonuyla "peki, iyi uykular" diyerek odadan çıktı...
kapıyı kapatmasıyla yere çömelmesi bir oldu.o birkaç dakika içerisinde kendini öyle sıkmıştı ki, çıktığında adeta dizlerinin bağı çözülmüştü. kalbinde tarifi zor bir acı, dilinde söylemek istedikleri... ama hiç biri onun için koca adamından daha önemli değildi. bu yüzden kadının isteyeceği son şey, adamın onun ağlamasını duymasıydı. "hiç olmazsa bu gece kafasına bir de beni takmasın" diye düşünerek kendini odasına kapattı. ağlayan sesini bastırmaya çalıştıkça, adamın hıçkırıklarını duydu... duydukça daha da ağladı...
o an aklından geçenler, kalbini acıtanlar ne bütün ömrü boyunca tek başına didinip edindiği birikiminin kaybedilmesi ne de bundan sonra ne yaparız, nasıl yaşarız telaşıydı... kadın sadece koca adamının incilmesine, hissedeceği pişmanlığa ve üzülmesine ağladı. dolandırılmış olmaları değil, evladının yaşadığı hayal kırıklığı ve gözyaşları yaşlı bedeninin canını acıtandı... gencecik oğlunun tutunabildiği tek umut, hayata karşı son güveni de elinden alınmıştı... ama artık toparlanmalı ve uyumalıydı. yarın da olabildiğince oğluna destek olmalı, dünyanın sonunun gelmediğine ikna etmeliydi. zira, bir anne için birbirlerinin yanında olmaları, oğlunun mutlu olabilmesi her şeyden daha önemli ve yeterliydi.
Özveri değil, salt sevgi.
o an aklından geçenler, kalbini acıtanlar ne bütün ömrü boyunca tek başına didinip edindiği birikiminin kaybedilmesi ne de bundan sonra ne yaparız, nasıl yaşarız telaşıydı... kadın sadece koca adamının incilmesine, hissedeceği pişmanlığa ve üzülmesine ağladı. dolandırılmış olmaları değil, evladının yaşadığı hayal kırıklığı ve gözyaşları yaşlı bedeninin canını acıtandı... gencecik oğlunun tutunabildiği tek umut, hayata karşı son güveni de elinden alınmıştı... ama artık toparlanmalı ve uyumalıydı. yarın da olabildiğince oğluna destek olmalı, dünyanın sonunun gelmediğine ikna etmeliydi. zira, bir anne için birbirlerinin yanında olmaları, oğlunun mutlu olabilmesi her şeyden daha önemli ve yeterliydi.
Özveri değil, salt sevgi.
ah bu hikayeler, öldürecek beni bir gün...
YanıtlaSilanalık zor meslek..kalemin çok güçlü, duyguların çok güçlü..bir gün roman yazmaya karar verirsen haberim olsun
YanıtlaSilNini 'nin kelimelerini gene bir solukta okudum .
YanıtlaSiltoprak, ölmene gerek yok, etkilen yeter:)
YanıtlaSilDayatılanla Yaşamak, anneliği yaşamadım ama eminim ki en zor meslektir! peki haber veririm, yayıncı mısın yoksa?:)
Zeynep çok sevindim, ben de senin paylaşımlarına baylıyorum
Canım,blogumu benden başka kimse görmüyo,davetsiz dediği bundan. sadece kapatmam gerekti bi süre..sözün bittiği bi yerdeyim..toparlanınca paylaşıcam umuyorum:*
YanıtlaSilaynı benim annem gibi. ya da şöyle söyleyeyim tüm anneler gibi:) en büyük sevgili çocuk anne için. olmadım ama kadın dediğin anne olmadan bile hissedebiliyor:) eline sağlık hatun, güzel yazıyorsun:)
YanıtlaSilteşekkür ederim:)
YanıtlaSilhayır sadece iyi bir okuyucuyum ve senin romanın çıkarsa hemen alırım çünkü zevkle okunacak bir eser olacağından eminim
YanıtlaSilTeşekkür ederim, gerçekten çok incesin. Ben de iyi bir okuyucuyumdur ve kesinlikle sen de iyisin.(nezaketen söylemiyorum) sevgiler...
YanıtlaSilİçinde "anne" kelimesinin geçtiği bütün hikayeler okuyucunun (en azından benim) burnunun direğini sızlatır. Eline sağlık nini :)
YanıtlaSilherkes için annesi kıymetli olduğundandır...teşekkür ederim Şiv'a:)
YanıtlaSilGüzel hikaye :)
YanıtlaSilO kadının annesini olduğunu anlayıp, okumaya devam edince de annesi olduğunu öğrenmek hikayeyi daha da güzelleştirmiş. "anne" diyince duygulanmamak elde değil, ellerine sağlık nini!
YanıtlaSilSevgili Bolat ve Kuul'umsu kadınıma teşekkür ederim:)
YanıtlaSilÖnce eşi zannettim, şaşırdım...
YanıtlaSilTabii ki bir anneden başka kim olabilirdi bu kadın :)
Hoş, sınırlı sayıda olsa da böylesine sevgi dolu eşler de vardır..
Anne sevgisinin büyüklüğü ve ne kadar eşsiz oluşuna dair çok güzel bir kurguydu. Kim bilir belki de yaşanmış bir örnek..
Ellerine sağlık...
ben o derece düşünceli olabilen bir eşim. gerçi daha "eş" sıfatım yok ama neyse...:)
YanıtlaSilaynen dediğin gibi, benim için bir kurguydu ama belki bir yerlerde şu saniye yaşanan ya da yaşanmış potansiyel bir olay bu...
senin beğenmen ayrıca mutlu etti, teşekkür ederim...