bilsen seni nasıl özledim eski sevgili. boşluğunu dolduracağım diye yaptıklarımla aslında hiçbir şeyi olduramaz oluyorum. unutmak için attığım her adımda kaldırım taşları yine seni hatırlatıyor. yetmezmiş gibi bir de, yolda karşılaştıklarım bana seni soruyor, "onu unuttun mu?" diyor. ben mi? "unuttum" diyorum.
diyorum ama yalan söylediğimi, beni en az tanıyanı bile gözlerimden anlıyor. sonra bir panik, iyi gözükmeye çabalıyorum. sahte bir neşeye bürünüyor, yalandan gülümsüyorum. sen de bilirsin, ne zaman zorla gülümsesem dudaklarım sadece sağa açılır...
solum hep isyankar ve kalbimden yanadır. zora gelemez, ağlıyorsa gülemez. o yüzden sağıma güvenip, müthiş eğlenceli ve yolunda giden hayatımdan bahsediyorum. onlar da inanıyorlar. yani öyle umuyorum...
bu gün tam 1000 yıl oldu. biz ayrılalı geçen her bir gün bana yüz misli yıl uzun geldiğinden olsa gerek, 1000 demesi bile yetersiz kalıyor hislerime. ruh gibi dolaşıyorum artık evde. dışarıda kafam biraz da olsa dağılıyor. buna güvenip yeni insanlarla tanışıyorum. sonra kendime şans veriyorum. kısa süreye belki çok isim sığdırdım. belki de çok çabaladım seni unutmayı başkalarının ilgileriyle. ama olmadı, onu da olduramadım. hepsinin yüzleri beni sana daha da çok yakınlaştırdı. seni hatırladıkça bir başkasıyla tokalaşmak bile ölüm gibi geldi. ne komik değil mi? oysa ayrılmadan önce ne çok şikayet ederdim senden. şimdilerde ise hiç birini hatırlamıyorum. sanki hep mutluymuşuz gibi geliyor. yemekte sandalyemi çekmeyen adamın suratına bakıp seni düşünüyor, o olsaydı çekerdi diyorum. aslında bu da yalan, çekmezdin. hiç senlik bir hareket değil bu nezaket onu da biliyorum. bilmesine biliyorum ama başka bir teni istemeyen tenim bunu reddediyor. bunu beynim de biliyor ama senden beri kalbim beynimi domine ediyor. gücüm yetmiyor, direnmeyip pes ediyor ve vazgeçiyorum.
sen de çok şey yaşadın, bunu adım gibi biliyorum. başka başka kadınlarla oldun. olsun. evet! doğru duyuyorsun. olsun! düşününce ben bile seni unutmak için bu kadar çabaladım, varsın sen de yapacağını yapmış ol. çünkü biliyorum benim yerim ayrı. uzak kalıp düşününce her şeyin farkına varıyor insan. fakat bu farkındalığım da beni huzurlu kılmıyor, içim acıtıyor. ürperiyorum, kıskanıyorum seni başkasıyla hayal edince.
gurur mu bu? yeniden bir şeylerin ters gitmesi korkusu mu, nedir? sensiz geçen bu 10 günlük zaferimi mi korumak istiyorum? neden sana gelip, yeniden başlayalım diyemiyorum? neden yüzümü gördüğün an dayanamayacağını bile bile karşına çıkamıyorum? neden sana söylemeye cesaretim olmayan şeyleri boş bir ajandaya karalıyorum?
ve
neden birazdan buruşturup atacağım bu milyonuncu kağıt parçası gibi, düşüncelerimi de beynimden, kalbimden atamıyorum. baksana halime! güzelin artık kendisine yalan söyleyemiyor. gelip sana da söyleyemeyince bir sürü ağaç katlediyor. hepsi bu yüzden, hepsi senin yüzünden, hepsi ben seni hala sevdiğim için oluyor... senin yüzünden bir orman yok oluyor...
*karakter ve 10 gün öncesi için Bir Kadının Ayrılık Gecesi
diyorum ama yalan söylediğimi, beni en az tanıyanı bile gözlerimden anlıyor. sonra bir panik, iyi gözükmeye çabalıyorum. sahte bir neşeye bürünüyor, yalandan gülümsüyorum. sen de bilirsin, ne zaman zorla gülümsesem dudaklarım sadece sağa açılır...
solum hep isyankar ve kalbimden yanadır. zora gelemez, ağlıyorsa gülemez. o yüzden sağıma güvenip, müthiş eğlenceli ve yolunda giden hayatımdan bahsediyorum. onlar da inanıyorlar. yani öyle umuyorum...
bu gün tam 1000 yıl oldu. biz ayrılalı geçen her bir gün bana yüz misli yıl uzun geldiğinden olsa gerek, 1000 demesi bile yetersiz kalıyor hislerime. ruh gibi dolaşıyorum artık evde. dışarıda kafam biraz da olsa dağılıyor. buna güvenip yeni insanlarla tanışıyorum. sonra kendime şans veriyorum. kısa süreye belki çok isim sığdırdım. belki de çok çabaladım seni unutmayı başkalarının ilgileriyle. ama olmadı, onu da olduramadım. hepsinin yüzleri beni sana daha da çok yakınlaştırdı. seni hatırladıkça bir başkasıyla tokalaşmak bile ölüm gibi geldi. ne komik değil mi? oysa ayrılmadan önce ne çok şikayet ederdim senden. şimdilerde ise hiç birini hatırlamıyorum. sanki hep mutluymuşuz gibi geliyor. yemekte sandalyemi çekmeyen adamın suratına bakıp seni düşünüyor, o olsaydı çekerdi diyorum. aslında bu da yalan, çekmezdin. hiç senlik bir hareket değil bu nezaket onu da biliyorum. bilmesine biliyorum ama başka bir teni istemeyen tenim bunu reddediyor. bunu beynim de biliyor ama senden beri kalbim beynimi domine ediyor. gücüm yetmiyor, direnmeyip pes ediyor ve vazgeçiyorum.
sen de çok şey yaşadın, bunu adım gibi biliyorum. başka başka kadınlarla oldun. olsun. evet! doğru duyuyorsun. olsun! düşününce ben bile seni unutmak için bu kadar çabaladım, varsın sen de yapacağını yapmış ol. çünkü biliyorum benim yerim ayrı. uzak kalıp düşününce her şeyin farkına varıyor insan. fakat bu farkındalığım da beni huzurlu kılmıyor, içim acıtıyor. ürperiyorum, kıskanıyorum seni başkasıyla hayal edince.
gurur mu bu? yeniden bir şeylerin ters gitmesi korkusu mu, nedir? sensiz geçen bu 10 günlük zaferimi mi korumak istiyorum? neden sana gelip, yeniden başlayalım diyemiyorum? neden yüzümü gördüğün an dayanamayacağını bile bile karşına çıkamıyorum? neden sana söylemeye cesaretim olmayan şeyleri boş bir ajandaya karalıyorum?
ve
neden birazdan buruşturup atacağım bu milyonuncu kağıt parçası gibi, düşüncelerimi de beynimden, kalbimden atamıyorum. baksana halime! güzelin artık kendisine yalan söyleyemiyor. gelip sana da söyleyemeyince bir sürü ağaç katlediyor. hepsi bu yüzden, hepsi senin yüzünden, hepsi ben seni hala sevdiğim için oluyor... senin yüzünden bir orman yok oluyor...
*karakter ve 10 gün öncesi için Bir Kadının Ayrılık Gecesi
"bugün tam 1000 yıl oldu" daha iyi anlatılamazdı sanırım.
YanıtlaSilteşekkür ederimmm
Sil