bilim
·
Hayattaki her şey gibi aşkta da kesinliğe yatırılabilecek tek şey bilimsel boyutu. Onun da net sonuçlanmış bir doğrusu yok, hala araştırma konusu. Yine de bilimsel açıdan aşkı birkaç anekdotla anlatmak istersek:

    Dünya tatlısı Türk filmlerimizin meşhur hastalığını hepimiz biliriz; Karasevda.
Genç aşık çok hastadır ve iyileşmesinin tek yolu sevdiğiyle evlenmesidir. Bu senaryo nereden türemiştir dersek: İbni Sina sevginin en önemli belirtisinin (kanıtının) fizyolojik değişikler olduğuna inanır ve bunu kanıtlamak için birçok çalışma yapar. Bu çalışmaları sırasında Horasan’da bir gencin karasevda adını verdiği bir hastalığa yakalandığının tanısını koyar ve iyileşmesi için sevdiği kızla evlenmesi gerektiğini öğütler.

Aşk ve sevginin hormonlardan kaynaklandığı kanıtlanmıştır fakat henüz aşk hormonu tanısı konulan tek bir hormon bulunamamıştır.

     Yapılan çalışmalarda bir deneğe aşık olduğu kişi gösterilince kanında mutluluk; cinsel istek;  stres hormonu ve adrenalinin arttığı tespit edilmiştir. Aşk olgusunda birden çok hormonun rol oynadığı ve bu hormonların görsel, işitsel veya psikolojik etkilerle salgılandığı öne sürülmüştür.

·    Bazı araştırmalar aşkın “ağrı kesici” özelliği olduğunu göstermiştir. 

  Aşıkların beyinlerindeki aktivite, obsesif-kompülsif davranış bozukluğu olan kişilerinkiyle benzeşiyor.

 Beyinde aşk kıvılcımını tutuşturan kimyasal maddeler kokteyli, sadakate dayalı uzun süreli birliktelikleri besleyen karışımdan da tamamen farklı.

  Aşk, beyinde nucleus caudatusu uyarır, çünkü burası dopamin adı verilen nörotransmitter reseptörlerinin yoğun biçimde yayılma yeridir. Doğru oranlarda dopamin büyük bir enerji,neşe, dikkat yoğunlaşması ve ödül kazanma motivasyonu yaratır.

 Yeni bir aşk yaşarken bütün gece uyanık kalabilir; güneşin doğuşunu seyredebilir; koşarak yarışabilir; aslında kayak becerinizi aşan bir yokuştan dahi aşağıya hızla kayabilirsiniz.

aşk


(wiki, national geo.rehberliğinde)