Şafak Pavey |
Oysa daha nice saygı duyulacak, ayakta alkışlanacak özellikleri var bu tatlı kadının.
Hayatında başardıkları ve başaracaklarına dair kronolojik ve doğrudan bilgi için onun adıyla açılan siteye bakabilirsiniz: http://www.safakpavey.com/
"İmdat doğa" |
Nasıl engelli oldu?
17 yaşında yurt dışına çıkan, hayalleri ve eğitiminde seçtiği dallar sanat olan, dansa çok ilgi duyan ve sinemacı olmayı isteyen bir genç kızdan;
Geçirdiği kaza sonucu tren altında kalarak sol kol ve bacağını kaybeden; bütün hayallerini bir kenara bırakmak zorunda kalmasına rağmen, kendine ve insanlara yeni hayaller çizebilen bir kadına kadar uzanıyor hikâye.
-O ve azmi, Zürih Üniversitesi Hastanesi'nde tez konusu oluyor-
Ne içinde duyduğu iyilikten, ne çalışkanlığından, ne de idealizminden zerre kayıp vermeden, daha da başarılı olup- daha da fedakârlıkta bulunup- daha da güzel gülümsüyor.
Sonra yine onu dinliyorum. Anlatıyor:
Bir gece Beyoğlu'nda, yine engelliler komisyonu için bir araya geldiği İsveçli bir grupla dönerken, otoparkta darp edilen Şafak Pavey (olayın ayrıntıları için habere ayrıca bakabilirsiniz), yerde tekmelenmesi de dahil aldığı darbelerin yasalar önünde bir yaptırımı olmadığını dile getiriyor.
Yakında bulunan karakoldan kimsenin gelmemesi üzerine, o halde kendi imkânlarıyla gittiği karakolda, komiserin ona "bu saatte dışarıda işin ne? Bu sakat ve kadın halinle..." yaklaşımında bulunduğunu; üstündeki yara berelerin davada yeterli olmadığını, çünkü aldığı darp sonrası kırılan protezinin "vücudun bir parçası" sayılmadığını dile getiriyor.
Ne kadar da adil değil mi!
Sonra protezden bahsediyor:
Tekerlekli sandalyeyi bana yakıştırmıyorlar ama yeri geliyor bacağımda ödem oluyor, canımın yandığı - protezimi takamayacağım günler oluyor.Ve muhtaç olmadan bilemeyeceğimiz bir bilgiyi veriyor:
Protez bir terziyle çalışır gibi, sadece ve sadece kişiye özel yapılabiliyor. Uymasının, alışmanın ne kadar zaman gerektirdiği kişiden kişiye değişiyor.
Ruhen yükünün arkasında bir de finansal sıkıntısı yer alıyor. Hindistan'da gönüllü olduğum bir dönemde 5$ fiyatına protez görmüştüm. 5$'dı çünkü su borusundan yapılmıştı! Aslen olması gerekenlerin fiyatı 15-20 bin $ arasında değişiyor. Elbette daha lüksleri de vardır. Ama imkânı olanlar için...
CHP ve Şafak Pavey
Aklının ucundan bile geçmemiş milletvekili olmak. Adaylığını bile annesiyle (Ayşe Önal) oturduğu evinde, televizyon yayınından duymuş. Sonra ona Gürsel Tekin'den gelen telefon ile şaşırarak kabul etmiş.
Bir partiye mensup olmasını da şu cümleleriyle dile getiriyor:
"Ben aktif dünya vatandaşıydım. Lübnan, Suriye ve benzeri birçok yere gidip elimden geldiğince yardım ettim. Mülteci kamplarından-engelli insanlara kolaylık sağlamaya çalışmaya kadar. Şimdi ise aktif parlamenter oldum diyemem, çünkü daha çok yeniyim, böyle bir şey söylemem için çok erken. Hedefim bu fakat başardıkça dile gelebilir ancak. Kendime siyasetçi denmesini istemiyorum çünkü siyaset Arapçada "seyis" anlamına geliyor. Ben asla kabullenemem bu sıfatı"
Etek ve Şafak Pavey
"bayan bacak oldu adım" |
Cemil Çiçek, pozitif ayrımcılık adına, onun için yasa olarak sürdü mecliste etek zorunluluğunun kalkmasını. Fakat uzlaşma oluşmayınca, -kimbilir ne sebeple- dava düştü.
"Benim için bunu yapmayın, kanunu değiştirme, delme ihtiyacı duymayın benden dolayı" demiş olsa da, günlerce, hatta haftalarca adı ve fotoğrafları kullanılarak deşildi bu konu.
Ve dilinde bu konu geçtikçe hep aynı cümle: " Ben barıştım, başkaları neden barışamadı protezimle?"
Engeller ve Şafak Pavey
Mecliste 4 engelli vekil olduğunu, içlerinden birinin de kendisi gibi tekerlekli sandalye kullandığını dile getiren Şafak, en basit örnek olarak şundan bahsediyor: "Biz 3-4 kişiyiz, bizi kenara bırakın, sadece bir gün içerisinde meclisi ziyaret eden en az 8000 vatandaş oluyor. Çare aramaya gelen bu insanların çoğunluğu engelli ve yaşlı. Sırf bunun için bile meclis binasında bir yenilenme olması gerekiyor" Ve sonra ekliyor: "Bütün ülkede, toplu taşıma araçlarında vb. zorunlu yaşam alanlarında bu yenilenmelere gidilmeli, bütçe ayrılmalı"
Engelli Kotası ve Şafak Pavey
Engelli vatandaşlarımızın da çalışmaya, hayatlarını idame ettirmeye ve ailelerini geçindirmeye ihtiyaçları var...
Eylül 2009'a göre Türkiye'de engelli kotası doldurulmuyor. Pozitif ayrımcılık adına devlet yer veriyor "iş yerleri- kamuda" ki zorunlu kotaya, fakat Adalet Bakanlığı takip etmiyor.
70 kişilik engelli kotası olan bir yerde, max 1-2 kişi çalıştırılıyor. Bu kotaya uymamanın cezası yok mu? Var elbette. Kurumlar hiç yılmadan, utanmadan bu cezaları ödemeyi tercih ediyorlar. Dile kolay 21.000'in üzerinde boş kadro.
Şafak Pavey'de şu örneği veriyor: " Ortopedik engelli bir arkadaşım var, Doktorası elinde, gayet kalifiye. Maliye bakanlığı onu işe aldı ve tamamen sadaka mantığı devreye girdi yine"
Sadaka mantığı ne mi?
Doktorası olan bir insanı, sırf kotada yer veriyorum demek için çayhanede çalıştırmak! Şaka değil bu, gerçeğin ta kendisi.
*** şimdilik budur ***
Teşekkür ederim sana.
Uzun bir yazıyı, sıkılmadan buraya kadar okuduysan seni seviyorum.
Heveslenerek paylaştım bu derleme onu seven ve bu konulara duyarlı olan herkes için... Bilmeyen 1-2 kişiye tanıtabildiysem ne mutlu.
Cümlelerimi Şafak Pavey ve annesinin "13 numaralı peron" kitabını önererek noktalıyorum >>
engelli olmak sadece doğuştan gelmiyor...
Onunla buluşma hikâyemi okumak için tıkla
Önceleri "sakat" deniyordu. Sonra "özürlü" denmeye başlandı. Fakat bu da tam karşılığı değildi ve horlayıcı olarak kabul edildi. Ben "engelli" sözünü de tam karşılığı olarak kabul etmiyorum. Her ne kadar, daha yumuşak ve aşağılayıcı olmamakla birlikte, tam karşılığı "engelli" de değil. Engelli olmadıklarını Şafak Pavey'den ve daha nicelerinden görüyor, duyuyoruz. Engelenememişler. Engelli değil, kesinlikle... Taktıkları Protezle ve yardımcı uzuvlarla onlar artık engelli değiller. Önemli olan düşüncelerinin engellenmemesi. İşte tam bu aşamada engelli olur insan. Düşünceleri engellendiğinde... O zaman yapacak bir şey yok, çünkü düşünceyi engelleyenlere takılacak "protez beyin" yok.
YanıtlaSilBenimde hiç kabullenemediğim sıfatlar bunlar. Aynen dediğin gibi beyne takılacak protezler olsada keşke insanlar engellenmese. .
YanıtlaSilSafak Pavey, insan kavraminin sembolu, bir takim kavramlarin ozur olarak kabul edilerek fani dunyanin yasanilmaz hale getirilmesinin onunde set olan inanclarin sembolu, sevmekten ve yasamaktan vazgecmenin insana bir uzvun kaybedilmesinden daha fazla kayiplar yasatabilecegini ispatlayan bir sembol..engellerin onunde dimdik duran engelsizligin sembolu..kisaca Safak Pavey yasamin sirrina ermis nadir insanlardan.. keske sayilarini artirmak mumkun olsa...
YanıtlaSilKesinlikle katılıyorum, herkesin içinde bir yerde Şafak Pavey duyguları olabilmesini diliyorum..
YanıtlaSil2-3 gün önce okul sonrası kendimi son anda attığım metroda karşılaştım bir engelli amcamız ile. Bir sonraki durakta inecekti ve ineceği kapıya arkası dönüktü ve tam arkasında kapının önündede ben vardım. İneceği durak yaklaşırken döndü ve çocuğu belkide torunu yaşındaki bana beyfendi diye seslendi. Bu kibarlığının arkasındaki mükkemmellik ise gözlerimi doldurup o metroyu bana zindan etti. Ayakları olmayan bu sevgi ve saygı değer amcamız, arkasını görmediği için ayaklarımı ezebileceğini söyleyerek özür diledi ve dikkat etmemi rica etti kendim için.
YanıtlaSilKendisi sahip olmadığı için toplumda engelli sıfatına maruz bırakılan bu sevgili amcam kendi sahip olamadığı halde bir insanı bu kadar ince bir şekilde düşünerek bana insanlığın ne demek olduğunu ve hala varolabildiğini öyle güzel gösterdiki, her düşündüğümde hala nefes almakta zorlanıyorum..
Onlar için en büyük isteğim ise hangi yönetim olursa olsun ilerde bir yönetimin gerçek anlamda bir bakanlık kurup başınada bu sorunu yaşayan, bilen, onlardan birini getirerek bu önemli konudaki çözüm ve kararları kendilerine bırakabilmek..
Öyle içten katılıyorum ki düşüncelerine anlatamam. Ayrıca paylaştığın olay beni can evimden vurdu. Çok ama çok etkilendim...
YanıtlaSilBir şeyler değişmeye mecbur artık
Ben ilk kez Şafak Pavey'i yıllar önce o korkunç kaza sonrasında Ayşe Arman'la yaptığı röportajda tanımıştım. İsmi, fotoğrafı, anlattıkları beynime öyle bir kazınmıştı ki, yıllar sonra televizyonda gördüğümde hemen hatırladım onu. Sıcacık bakışları, sakin konuşmaları, hayatı olduğu gibi kabullenişi, hayran olduğum insanlar arasında en üst sırada yer alıyor. Yazınızı da keyifle okudum, çok güzel anlatmışsınız.
YanıtlaSiloZGe,
Silöncelikle aynı düşüncelerde olduğumuz için, sonra da beğendiğin için çok teşekkür ederim!
bu yazıyı bugün okudum . daha önce görmemiştim. güzel bi derleme olmuş. daha iyi tanıdım evet. teşekkür ederim bunun için.
YanıtlaSilKısaca Fd,
Silburada olduğundan ötürü ben teşekkür ederim
Hilari Kılinton ile kahkahalar atarak BM nin bir görevine geldiğini gösteren resmi gördükten sonra kendisine karşı en ufak bir sempatim kalmamıştır. Amerikanın bir görevlisi olarak kendisini görmekteyim.
YanıtlaSil