Sayfalar

"Babam"

Adeta burnundan düşmüşüm.
Selam,

Freud'lu mizansenlerim haricinde bu cümleyi okura açık ilk kullanışım. Sana karşı hiç söyledim mi hatırlamıyorum. Düşününce illa ki seslenmişimdir ama iyelik ekinden emin olamadım şimdi.

Normalde hikâye karakterlerini oturtmayı severim okur gözünde. Ne yer ne içersin, aramızda ne olmuş da kaç senedir ne haldeyiz gibi boşlukları doldurmak; az biraz seni gözlerinde canlandırmaları için tarif etmek gerekirdi ama başlıktan da anlaşılacağı üzere bu sadece bir mektup. O yüzden zaten bildiğin detaylara burada yer yok.


Az şey hatırlıyorum sana dair. O kadar ki hayal meyal de olsa saydığımda 7 adet ediyor anılar. Bunlardan 4'ü anımsadıkça canımı sıkıyor. 1'i nötr. 1'i güzelmiş gibi. 1'i ise tebessüm ettiriyor.

Şimdi, bu anıları harmanlayarak, gerçek babama göre Feudian çok yorum dizebilirim bugünkü nileud'a dair. Ama adı, yüzü belli olan bir yazar için fazla iddialı savlar olacağından durmam gereken yerin farkındayım.

Özetle: 
Gitmelere olan korkumu, şefkate olan yüksek doz düşkünlüğümü, kimseden vazgeçemeyişimi, sevdiğim insanları dünyamın merkezine yerleştirişimi ve en çok da ak saçlı adamlara olan tanımsız zaafımı -yazar burada cinsel bir zaaftan bahsetmiyor- sana bağlıyorum.

Ve evet, erkek arkadaşlarımdan gizli bir dürtü ile bana senden görmediğim sahiplenmeyi de almaya çalışıyorum. Hatta, kız arkadaşlarımdan da. Ve tabii ki köpeklerden. Yani, önüme gelen ve nefes alan her canlıdan bir koruma bekliyorum gizliden gizliye. Bir de koca gövdeli ağaçlara bakınca iyi hissediyorum kendimi. Ne de sağlam ve sarsılmaz görünüyorlar. İnanmazsın, bazı bazı ne de sağlam ve sarsılmaz olur bana sarılışları diyerek sarılıyorum da. 

Böyle işte. Öyle uzun uzun yazılacak bir şey yok daha fazla. Sonuçta bu benim metaforsuz ilk paylaşımım seninle ilgili. Çok da büyütülecek bir mesele değilmiş fark ettim ki. 

Sağlıcakla kal.
"Kızın"

1 yorum:

Sen de kelimelerini benimle paylaşabilirsin.

Blogger tarafından desteklenmektedir.