Sayfalar

Bu yazı öylesine, nereye varırsa...
Ben de zaten öylesine bir insanım, ismim Lorensa

Hayat ne kadar da garip. Şimdi, şu saniyelerde dünyaya gelen binlerce bebek var. Annelerinin gözlerinden burun kemerlerine yaşlar süzülüyor. Binlerce yeni çığlık, binlerce kesilmiş göbek bağı-hoş geldin kurdelesi. Öte yandan yine aynı saniyeler ölüme ev sahipliği yapıyor. Binlerce insanın enerjisi sönüyor ve hayata veda ediyorlar. Arkalarında sürüyle üzgün insan...

Ölmekten korkar mısın diye sorsanız, "hayır" derim. Korktuğum ölme eylemi değil, nasıl öleceğim... Canım acıyacak mı; yanacak mıyım yoksa boğulacak mı? Ama bundan da ötesi, ardımda bırakacaklarım. Düşüncesi bile üzücü, ürkütücü. İyisi mi düşünmeyeyim. Zaten konum da aslında ölüm değil. Sadece kelimeler beni nereye götürüyorsa oraya sürükleniyorum.

Aklımda yine ölüm- yine mi ölüm-!
Kim bana söyleyebilir ne zaman öleceğimi? Ya da kim aynaya bakıp "bunlar son günlerim" diyebilir durduk yere kendisine?  Kimine göre de ölüme karışmak kulun ne haddine?
Peki, bana söyleyin: ölmeyecek gibi yaşamak da neyin nesi o zaman? Nereye koşturuluyor "ardımda iz bırakacağım" masalına inanarak?

Hayat ve tecrübelerin herkese olduğu gibi bana da öğrettiği bir şeyler var. Bunlardan biri de büyük konuşmamak... Küçüklüğümden beri öyle farklı hayaller kurdum, öyle duvarlar ördüm ki kendime, şimdi bunlardan adım adım uzaklaşıyor olmak şaşırtmıyor ama kırıyor beni. Bir nevi ayak uydurma, sisteme direnememe-boyun eğme gibi.

Asla yapmam dediğim şeyleri yapıyor; aşağıladığım tavırları kendimde görüyorum bazı bazı. Çirkin, şikâyetçi hatta agresif bir yapıya bürünüyorum elimde olmadan. Zaman geliyor en korktuğum şeyi yapıyor, kalp kırıyorum. An oluyor kendimi en çok eleştirdiğim kişinin gölgesinde buluyorum.
Neler oluyor bana anlatabilecek olanınız var mı? Hayatın gidişatında sürüklenmek mi yoksa kendini koyvermek mi bunun adı?
Sorular, sorular, so-ru-lar kafamda...
Cevaplar aranıladursun, benim derdim masumiyeti kaybetme korkumla!

Sahi, söylesene:
Garip olan ben miyim yoksa hayat mı?
Garip olan sen misin yoksa hayat mı?
Garip olan biz miyiz yoksa hayat mı?

Bizim de yaşam enerjimiz elbet sönecek bir gün,
artık sonumuz nereye varırsa...
Ben herkesin içinde bir yerlerdeyim, 
benim ismim Lorensa!


26 yorum:

  1. zor yerden soruyorsun Sevgili Nini
    bence bu sorularının cevabı herkese göre değişebilecek türden galiba...ya da karakterlere göre mi desek
    hani bazıları vardır hemen dağılıverir yaşadığı en küçük olumsuzlukta bile...kimisi de kaya gibi sağlam durur her olumsuz durumda

    Rabbim hepimize hayırlı ölümler versin inşaAllah...

    bende son cümlendeki konuyla ilgili olarak "asla yapmam" diyenlerdenim...yapana da hayret edenlerdenim...ama büyükler ne demişse doğru demiş bence...evet büyük konuşmamak lazım...zira pamuk ipliğine bağlı olan aklımızın nerede, ne zaman, ne için kopacağı hiç belli olmaz Allah muhafaza...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Küçük Hala, kesinlikle haklısın!

      Sil
  2. garip olan hem hayat hemde hayatın ıcınde değısen ınsanlar benım gorusum :)

    YanıtlaSil
  3. Garip olan insan oglunun beyni bence .ninicim eglenceli bir yazi yazmak istiorum sakaya hisgorun varsa seninde adini yazicam izin varmi

    YanıtlaSil
  4. parmak izi sayısı kadar çok cevabı var.. herkesin kendi cevabı da var... yaşanılan an en gerçek an diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dayatılanla yaşamak,
      yine doğru söylüyorsun..

      Sil
  5. Hani, "Bir nevi ayak uydurma, sisteme direnememe-boyun eğme gibi." kısmı var ya, tam da burada kesişiyor hislerimiz.
    Önümüze dayatılanlarla yaşamak bu kadar özü koruyabilme şansı, bu kadar değişim, bu kadar bla bla veriyor elimize.
    Gerçekten özgür olsaydık, hepimizin masumuyeti ortada olur, hayat daha çekilir olurdu kanımca.
    Ki zihnimizde mütamediyen yaşadığımız binlerce ölüm, varabilecek mi bir noktaya merak konusu.
    60'larımızda şöyle geriye baktığımızda anlayabiliriz, anca, sanırım, ım, mmm..
    Bu yorum da, nereye varırsa işte.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Emilia,
      bence maviye vardı bu yorum...

      Sil
  6. ben, sen, o, hayat.. hepsi garip.

    ölüm... arkada kalanlar, arkada bırakılanlar.. ürperti.

    okurken düşündüren bu yazılarını seviyorum ninicim^^

    YanıtlaSil
  7. öleceğini bilmek yaşamaya engel değildir.Var gerisini sen düşün, öleceğini bilmek evresin de bile değilsin.sağlıklı yaşamlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Jetlagis, elbette engel değildir ama korkmamak, beklememek elde midir?

      Sil
  8. öyle boş beleş bir dönemdeyim ki intihar etmeye bile üşenebilirim. kim ugraşacak şimdi der ve bir ssigara daha yakıp tavanı izlerim. büyük af mı? çok da değil bence. ölüm büyük mü ki lafı büyük olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. KIZILGIN,

      çok doğru söylemişsin aslında!
      "ölüm büyük mü ki lafı büyük olsun."

      Sil
  9. Adsız00:25

    Her an ölebileceğinin farkında olup, sadece şu anı mutlu yaşamaktır hayatın anlamı kanımca :D

    YanıtlaSil
  10. İçinde bulunduğun zihinsel durumun bir sonucu olarak ölüm duygusu, yaşam içerisinde canlı olma duygusunun diyalektik karşılığıdır. Ölüm gerçeğinin değil. Biyolojik olarak hücrelerinin tarihsel yazılımı, ruhsal durumunun tarihsel yazılımı ile ilişkili değildir. Sen aslında ölümü düşünürken yaşamayı düşünüyorsun, sen aslında seni düşünürken herkesi düşünüyorsun sevgili nini.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında dediğin gibi Sevgili Hektor. Uzun zamandır konuşamasak da yerinde yorumların gibi gerçek her şey.

      Sil
  11. Konu her zaman ölümdür... Ölümden korkmaktan ziyade, ölümü sevdiğini itiraf edecek cesaretin var mı? Yalnızca sevgi ölümü yenebilir, olmayanın olma sevdası... İroniler ve ikircikli duygular... Şizofrenliği kabul edecek cesaretin var mı? Deliliği övebilir misin?

    YanıtlaSil
  12. Tolstoy - İtiraflarım'a göz gezdir derim Freud kızı.

    Saygıyla,

    YanıtlaSil
  13. Adsız06:09

    Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  14. Adsız06:22

    Lorenso!
    Lorenso!
    Lo ren so!
    Hangi inançtansın, kestiremedim ama aradıkların için fazla bir değeri yok zaten. Niraz fazlaca imbiklemişdiniz yaradan7n işini. "Bilsek daha mı iyi olurdu Sizce?"
    Diyelim bildik eryeleyebilecek miyfik. Fiyrlim ertrledik ne kadar? Nereye kadar?

    Diyelim sonsuza kadar ertrledik. En sevdiğin yaşta.
    Sevdiklerini, sevdiklerinini diğini diğinin diğisini..... filan.
    Mutlu olur muydun?
    Bu konuları fazla imbiklememen için bir kelebek türünün 24 saat yaşadığını duymuştum. Bi araştır. 96 :)

    YanıtlaSil
  15. Adsız06:23

    Lorenso!
    Lorenso!
    Lo ren so!
    Hangi inançtansın, kestiremedim ama aradıkları için fazla bir değeri yok zaten. Bilsek daha m7 iui olurdu Sizce demekle yeyineceğim. Nir google reklamı yazdırmıyor. Öz0ür.

    YanıtlaSil
  16. Bu ağır konulardan kavramlardan uzak durmalısın güzel çocuk :) hene ne kadar hayatın bir geçeği olsa da....

    YanıtlaSil
  17. Adsız22:05

    İnsanın kalbindeki ölüm korkusunu yok edersen bir gün bile yaşayamaz.
    Bir sonrakinin korkusu olmasa kim bu kabusu ister ki?
    Tüm neşelerin üstüne baltanın gölgesi düşüyor.
    Her yol ölümle bitiyor. Her dostluk ve aşk da öyle.
    Bence aptal olmayan herkes intihar eğilimi göstermeli. İnsanlar dünyayı gerçek hâliyle görebilse hayalle ve yanılsamalar olmadan yani, bence mümkün olduğunca çabuk ölmemek için ortaya bir tek neden bile süremezlerdi...



    YanıtlaSil

Sen de kelimelerini benimle paylaşabilirsin.

Blogger tarafından desteklenmektedir.