"Neden, ruhum, aklımdan çıkmamalı, neden.
Siz el değmemiş yıldızlar söyletmeyin beni!

Nedeni önemli. Ama kanını akıtmayacağım yine de;

Yara izi bırakmayacağım onun kardan beyaz cildinde,

O ak mermerden yapılmış heykeller kadar pürüzsüz teninde.

Işık sönsün, sonra da – sönsün ışığı!

Ama ölmeli, yoksa baştan çıkarır başka erkekleri."
                                       (Shakespeare'in Othello'sundan bir alıntı)

  Hepimiz birilerini sevdik, seviyoruz, seveceğiz. Bütün bu duygu yoğunluklarımızın arasında bazen, bazı sebepler ya da korkularımızdan ötürü, sevdiğimizi kıskanırız. Çoğu zaman bir sebebimiz olur, zaman zaman da duygusal davranır ve yanlış anlarız. Her koşulda sağlıklı düşünebilen bir insan için bu kıskançlık hissi sonlanır. Ortada yanlış kurulmuş bir ilişki varsa beraberliğe son verilir; yanılgıysa da üstesinden gelinir.

Othello ve Desdemona
Othello Sendromu"na sahip kişi, sevdiği kişiyi ve kendisini yıpratacak şekilde aşkını sahiplenir; hastalık derecesinde kıskançlık duygusuna kapılır. Hatta o kadar çok kıskançlığının esiri olur ki, kafasından sürekli aldatıldığına dair senaryolar üretir. Gömlekteki ufacık bir kırışıklıktan tutun da, "Aç değilim, sonra yerim." yanıtına kadar her şey onlar için birer delil görevi görür. 
Kışkırırlar  ve adeta sevgilisini yatakta biriyle yakalamışcasına gözleri kararır, saldırganlaşırlar.
Çoğu şiddet eğilimine sahiptir. Yıllardan bu yana bu sendrom yüzünden işlenen yüzlerce cinayet ve saldırı rapor edilmiştir.
 "Patolojik Kıskançlık" da denilen bu hastalıkta paranoyayla birlikte ortaya çıkan şüpheler uç noktalara varır. Kişi partnerinin mailini, kredi kartı harcamalarını, telefon konuşmalarını ve aklınıza gelebilecek her türlü mecrada merak duygusunu giderebilecek yollara başvurur. Herhangi birine ulaşamadığı ya da tatmin olamadığı takdirde kriz geçirir. (Fırlatılan telefon; kırılan cam-çerçeve vb. Daha da kötüsü partnerine fiziksel saldırı.) Sonradan yapılan görüşmelerde çoğunun sevgililerini takip ettirmek üzere adam tuttuğu ya da takibi bizzat kendilerinin yaptığı ortaya çıkmıştır.

 İlk bakışta bize "adı kıskançlık, kimde bu duygu yok ki?" gibi bir izlenim veriyor olsa da, Othello Sendromu tehlikeli ve yardım alınması, tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlıktır. Diğer kişilerdeki ya da kendinizde bulunan kıskançlıkla kıyasladığınızda kolayca tanınır. Bu sendroma sahip kişilerde aşırı derecede aldatılma korkusu, hakaret etme, saldırganlık, çevresindeki diğer hemcinslerine karşı düşmanlık, partnerlerinin eski ilişkilerine aşırı boyutta bir takıntı ve narsist davranışlar gözlemlenir.

 Yapılan çalışmalarda bu sendromun en çok erkeklerde rastlandığı açıklanmış olsa da, kadınlarda da görülme sıklığı azımsanmayacak oranda. 

Genel olarak bu rahatsızlığa sebep olarak öne sürülen nedenlerin başında erkeklerde ereksiyon problemi; kadınlarda ise cinsel işlev bozukluğu yer alıyor. (Tedavi sırasında da öncelikli olarak çiftlerin cinsel karakterlerine bakılıp, bulgular doğrultusunda tedavi uygulanıyor.)

 Kimi zaman kendimizi değerli hissetmemize sebep olan ve yüzümüzü güldürebilen bu istem dışı güdü, yazık ki yoldan çıkarak böyle bir rahatsızlığa da sebebiyet verebiliyor. Birini çok severken ve onunla olabilmek uğruna herkesi karşınıza almışken, kıskançlık duygusuyla onu kendi ellerinizle öldürme isteği duyacak hale gelebiliyorsunuz. Tıpkı bu sendroma adını veren Shakespeare'in önemli eserlerinden "Othello"da olduğu gibi: Delice aşık oldunan Desdemona'yı da kıskançlık öldürmedi mi?