kağıttan gemi

merhaba. ben bilmediğin bir insanım ve canım sıkıldıkça bilmediğim insanlara mektup yazarım. sonra sokağa çıkar bilmediğim bir binanın, yine bilmediğim bir posta kutusunun içine bırakırım.
neden mi? bilmediğim sen, benim kendimce bildiğimi okursun belki diye. şansına hangi tecrübelerim denk gelirse... 

yok. arama boşuna, zarfta isim, adres, iz bulamazsın. çünkü yok. lazım değiller. yine de çok istersen sen bana kısaca kağıttan gemi diyebilirsin. ama haberin olsun, kağıttan gemiyim dediysem suda ıslanan ama ıslatılamayan cinsindenim. ve ben bu mektupla birlikte senden, içinde yer etmiş olan bir olaya, kişiye tüm nefreti kovmanı istiyorum. 


mutsuz kağıttan gemiler

 ben, yani senin 'gizemli, tek zarflık mektup arkadaşın olan kağıttan gemi',  kişilere karşı olan nefretimi uğurlarken aslında kendimi azad ediyorum. karşında olsam ve bana sorsan "peki sana yaşatılanları affettin mi?" diye, hayır derim. çünkü affettim desem, affettim değil. başka bir şey bu. başka bir olgu. tam adı nedir bilmiyorum. sadece zaman geçtikçe heybemde nefret, kin, hüzün taşımanın ne gereksiz bir yük olduğunu anladım. beni incitmiş, hayal kırıklığına uğratmış, bana zarar vermiş birinden nefret etmeyi bırakmak dışarıdan bakınca çok saf, naif, fazla iyi niyetli bir yaklaşımmış gibi gözükebilir. ama aslında gayet bencilce, tamamen realist, huzurum adına verdiğim bir karardır bu. olayın bir iyiliği varsa, bu sadece kendi  benliğimedir. benim yaşadıklarımdan  öğrendiğim ve bana iyi gelen budur...

 şimdi senden zor bir şeyi, hiç tanımadığın birine, bana güvenmeni istiyorum. haydi sen de dene bi: azad et duygularını. gerçekten sıkılman gereken şeylere sıkıl, güncel dertlerine yer aç. sonra zamanı gelince onları da salıver. bu bir döngü. hep canını sıkacak şeyler olacak. bunlara bir de geçmişten taşıdığın nefreti eklemenin sana ne faydası var? hiç. bu yüzden, bugün karşılaşsan belki tekrar seni incitecek insanları içinden bambaşka, becerebilirsen iyi halleriyle hatırla. böylelikle kendin için yapabileceğin en iyi şeylerden birini yapmış olursun. sonrası mis, huzur. zamanında gözlerini kızartan, uyurken dişlerini gıcırdatan şeylere artık gülüp geçebilirsin. korkma, nefret etmiyorsun diye onları yeniden sevecek ve de inanarak yeniden kırılacak değilsin. sen farkında bile olamadan, hafızanın o kuytu karanlığı, yer etmiş kötü anılarınla bir olup seni 'tekrarlardan' koruyacaktır.

mutlu kağıttan gemiler
kimisi nefretiyle beslenir kimisi ..... adı nedir, hangi kalıba girer bu duygu bilemem. ama ben noktalarla isimlendirdiğim bu duygumla huzur buluyorum. sana da yazıyorum çünkü senin de huzur bulmanı istiyorum. şimdi derin bir nefes al ve kendini özgür kıl. kırgınlık ve nefretin seni taciz ettiği an, vur eline. bir daha sana dokunamasın. 

 farkında değilsin belki ama sen de herkes gibi kağıttan gemisin. sadece şu sıra biraz grisin. gri olduğun için de yorgunsun. işte ben de bu yüzden artık senin renklenmeni ve ıslatılmamanı diliyorum. 

kendine ve kıvrımlarına iyi bak...