Yine tembelim, çok tembelim.
Ne dışarı çıkmak istiyorum, ne de bir şey yapmak. Bütün gün pijamam, battaniyem ve kafamdaki klasik ev topuzumla beraber film izlemek, kitap okumak daha cazip geliyor. Biraz daha soğusun bunlara sıcak çikolata ya da salep de eklerim ben.
Tüm bunların yanında, gelin görün ki yemek yeme ivmemde bir düşüş yok. Hatta kışı bahane ederek sıkıldıkça, üşüdükçe, yağmur yağdıkça, paçam ıslandıkça, 7458765 parça giyindikçe kızıp daha fazla yediğim bile oluyor. Hele bir de boğazlı kazak giydiysem daha da fena..
Melankoliye meyilli olduğumdan ya da bundan zevk aldığımdan değil, buna zorunlu kaldığımdan alt üst oluyorum karanlık havayı görünce. Böyleyimdir ben, daha kışın "k" sını görmeden kestaneleri sererim sobanın üstüne.
Sevmiyorum şiddetli yağmurları, çamuru, soğuğu.
Üşümekten nefret ediyorum.
Benim için tek egüzel anları evin içindeyken dışarıda yağan yağmuru izlemek ya da tutmuş kar üzerinde -asla buz değil- yürümek.
Kayak merkezine gitme gibi bir planım da olmuyor. Bir kere denedim, yaptığım tek şey lobide sınırsız şarap yudumlamak oldu.
Biliyorum! Dünyamız, ekinimiz, sağlığımız ve benzeri nedenlerden ötürü çok önemli; aman başımızdan asla eksilmesin. Mevsimlerimizin yeri oynamasın.
h.a.a.r.p kışımıza dokunmasın! (bu konuyla ilgili ayrıca yazacağım)
Tarafımdan gelen bilumum kış tiribim ardından, bende de mevcut olduğunu düşündüğüm kış stresine neden olan 1-2 sebebi dergilerden aşağıya alıntı yaptım.
Şeytanın bacağını bu kış kırmak ve kışı sevebilmem hedefi ile yazımı noktalıyor, başta benim gibi kış stresi sahibi olan kişiler olmak üzere herkese, bol bol sporlu ve sağlıklı beslenmeli, keyifli bir kış diliyorum...
* "Kış depresyonu, günlerin kısalmasından ve bunla ilişkili olarak güneş ışığının da azalmasından kaynaklanıyor. Gün ışığı azaldıkça mutluluk hormonu olarak da bilinen serotonini taşıyan protein azalıyor ve depresyon riski artıyor, mevsimler değişirken insan beyninin kimyası da değişiyor, bu da zaman zaman kendimizi kötü hissetmemize ve hatta depresyona sürüklenmemize neden olabiliyor.”
** "İnsanlar kış aylarında farkında olmadan daha fazla dinlenmek, daha fazla beslenmek, daha erken uyumak ve geç kalkmak ister. Gerektiği kadar saat uyuduğu halde kendini bitkin hisseder, zihinsel verimliliğinde azalma olur. Bunun nedeni güneşin gökyüzünden çekilmesiyle birlikte beyin kimyasında ve bedenimizde olan bazı değişikliklerdir. Sonbahar ve kışa ait mevsimsel ruh hali bozukluğu olarak tanımlanan “kış stresi” nedeniyle ortalama 3-8 kilo, obezlerde ise daha fazla kilo alınabiliyor"
Bildiğimiz gibi, kış gelince, yazlık giysiler dolabın üst raflarına kaldırılırken kışlık giysiler elimizin altında ve gündelik hayatımızda olur. Sanki biz, kış geldiği zaman giysileri değil de; depresyonu saklı olduğu yerden çıkarıyor ve kışlık giysi gibi üzerimize giyiyoruz. Bütün kış süresince onunla yaşıyoruz. Halbuki, giysilerimizi çıkarıp askıya astığımızda ya da dolaba kaldırdığımızda onu da üzerimizden çıkarmayı bilmeliyiz. Bunu yapamıyorsak üzerimizde olduğu halde onunla hoşça vakit geçirmenin yollarını aramalıyız. Tıpkı senin yaptığın gibi sevgili nini...Daha şimdiden kestaneleri sobanın üzerine sermeli, daha soğuk günler için sıcak çikolatayı ve salepi hayal etmeli, lobide şarabını yudumlarken yağan karı seyretmeli. Hem evde hem dışarıda yapılacak bu ve buna benzer şeyler varken, herkes depresyonu saklı olduğu yerden çıkarsın ama üzerinde fazla tutmasın...
YanıtlaSilEvet yaşanacağı varsa, kıştan daha uygun bir zaman dilimi göremiyorum bende:)
YanıtlaSilGüzel benzetme, çok hoşuma gitti..